TAVUK SU İÇER ALLAH’A BAKAR
TAVUK SU İÇER ALLAH’A BAKAR¶
Günlerden 1 Ekim. O 1 Ekim’de de kıdem tazminatının tavanı artıyor. Adel Kalem fabrikasında sözleşme oturumu var. Temsilci odasının önündeki çardakta arkadaşlarla sohbet ediyoruz.
Personel müdürünün odasının önünde, bahçe kenarında 4 işçi oturuyor. “Nail, bu arkadaşlar niye orada oturuyor?” “Onlar dün akşam işten çıkarıldılar başkan.” “Neden çıkarıldılar?” “Başkan, zaten emekliliklerini doldurmuşlardı bu arkadaşlar, ihbar ve kıdem tazminatlarını alacaklar bugün.” “Peki tazminatları nasıl ödenecek? Bugün kıdem tazminatının tavanı artıyor biliyorsun.” “Dün çıkarıldıkları için, dünkü tavandan ödenecek haliyle.” “Sen konuştun mu?” “Osman beyle konuştum Başkan, sıkıntı yok.”
Bana ters geldi. Bu işçiler dün işbaşı yapmışlar. Mesaileri bitmeden işten çıkartılmışlar. Hukuki de ahlaki de gelmedi bana. “Nail, sen git bu arkadaşlara söyle tazminatlarını almasınlar, bizden haber beklesinler.” “Boşver başkan, boşuna heveslendirmeyelim.” “Sen söyle almasınlar.” Nail gitti, konuştu, geldi. “Tamam başkan bizden haber bekleyecekler.”
Toplantıya girdik. Biraz sohbetten sonra, işveren sendikasının avukatı aynı zamanda yöneticisi Av. Aydın Akbıyık’a döndüm; “Aydın bey, size bir sorum var. 1 Ekim’de kıdem tazminatının tavan ücretinin artacağını bile bile 30 Eylül akşamı işçi çıkarmak hukuki mi?” Aydın bey’den önce Şirketin avukatı Oğuz Özbek atıldı; “Tamamen hukuki, hiç tereddüt yok.” İşveren sendikası yetkilileri pek böyle toplara girmezler ama Av. Aydın bey; “Bence de hukuki bir sorun yok ama ben yanlış bulurum.” Genel koordinatör ve masadaki en yetkili kişi olan Yiğit bey; “Hayırdır bir sıkıntı mı var başkan?” “Evet, dün akşam dört işçiyi çıkarmışsınız eski tavandan. Koca kalem fabrikasının ihtiyacı mı var bu işçilerin alacağı 3-5 kuruşa Yiğit bey?” dedim.
Aradan, uzun yıllar geçti. Söylemekte hiç sakınca görmüyorum. Müzakere masasında direnirlerdi ama çalışanların haklarını zamanında ve düzgün öderdi Adel Kalem yetkilileri.
Yiğit bey konudan habersiz gibi. Osman beyle bakıştı. Osman bey de yaptıklarında bir yanlışlık olmadığını anlatmaya çalıştı. Ben; “Haklı olabilirsiniz, hukuka uygun da olabilir ama ahlaki ve vicdani bulmuyorum. Bu uygulama bir sendikacı olarak, beni çok sıkıntıya soktu.” dedim.
Yiğit bey, personel müdürü Osman bey’e döndü; “Osman fark ne kadar tutuyor?” “Bilmiyorum abi, hesaplamak lazım.” Yiğit bey kalktı “Bize biraz müsaade edin.” diyerek kendi odasına geçti Osman beyle. 15-20 dakika sonra geldiler, Yiğit bey; “Tamam, arkadaşlara söyledim, yeni tavandan alacaklar tazminatlarını.” Mutlu oldum tabi. Teşekkür ettim üyelerim adına. Toplantıya geçtik.
Toplantı çıkışı, temsilci odasının önünde, ayakta arkadaşlarla sohbet ederken işten çıkarılan dört işçinin personelden çıktıklarını gördük. Geldiler, iki üç adımlık mesafeden, yanımızda geçerlerken Nail seslendi; “Aldınız mı paralarınızı?” “Aldık.” “Farkları da aldınız mı?” “Evet aldık” dedi içlerinden biri ve hiç yüzüme bakmadan çekip gittiler.
Bütün arkadaşlar birbirimize baktık. Nail, o bazen takındığı ses tonuyla ve meşhur gevrek gülüşüyle; “Nasılmış başkan, ben sana bunlara iyilik yaramaz diye boşuna mı diyorum?”
“Tavuk su içer, Allah’a bakar.” sözü aklıma geliyor bu anıyı her hatırladığımda.