ADEL’İN İFTAR YEMEĞİ
ADEL’İN İFTAR YEMEĞݶ
Sendikadan emekli olalı 15 yılı geçmişti. Sendika, Adel kalemdeki üyelere iftar yemeği düzenlemiş. Beni de davet ettiler. Ne kadar mutlu oldum. Bu kadar sene sonra hatırlanmak ne güzel.
Yemekte Ankara’dan gelen Mürsel Başkan ve diğer yöneticilerle, şube yöneticisi arkadaşlarla özlem giderdik. İşçiler arasında hala tanıdıklarım, tanıyanlarım var. Hepsi güler yüzle hatırımı sordu. İnanılmaz mutlu oldum.
Eskilerden kalma bir üye; “Başkanım beni hatırladın mı?” dedi. “Sima olarak hatırlıyorum da ismini çıkaramadım.” “94 sözleşmesinde ücret zamlarından yararlandırmadığınız işçiler vardı ya, ben onlardanım.” “Nasıl yani, hiç öyle bi şey hatırlamıyorum. Böyle bir şey olabilir mi? Ortada bir sözleşme varsa, bundan her üye eşit olarak yararlanır.” “Yok başkan, biz yararlanamamıştık.” “Bunda bir yanlışlık olmalı, ben böyle bir şey hatırlamıyorum.” Arkadaş yine de nazik ve kibar; “Olabilir başkan, belki temsilciler sana söylememişlerdir.” “Valla hatırlamadım.” dedim, “Öyle bir şey olduysa yanlış olmuş.”
Yemekten sonra günlerce kafama takıldı bu soru. Nasıl olurda bir grup işçi sözleşme zammından yararlandırılmaz.
Bir gün yolda eski bir Adel Kalem emeklisiyle karşılaştım. Kesin Osman Ataş olmalı ama şu an hatırlayamıyorum. Yemekteki bu konuşmayı anlattım. “Hiç hatırlamıyorum böyle bir şey.” dedim. “Hatırlarsın başkan.” dedi. “Hani 25-30 kişi bahar aylarında işe girmişti. Sendikaya üye olunca az da olsa bir zam almıştı, sonra asgari ücret yükselince bir zam daha almışlardı. Yiğit bey “Ben bu işçilere bir zam daha vermem, hepsini işten çıkarırım.” demişti.
Osman anlattıkça, hepsini birebir hatırlıyorum. Hatta Nail’in; “Boşver başkan, bunları zammın dışında bırakmayalım. İleride sıkıntı olur. İşveren çıkaracaksa çıkarsın.” dediğini de.
Sonra aramızda müzakere yapmıştık. “İşveren blöf yapıyor olabilir mi?” Hiçbirimiz blöf diyemedik. Bu işçiler kesin çıkarılacaklar ama bizim başımız ağrımayacak. Kendi adıma olsa, resti çekebilirim “Çıkarırsa çıkarsın.” ama başkasının ekmeği ile kumar oynanmaz. Hiç de oynamadım. İçim çok rahat. “Bütün sorumluluk benim” dedim ve o maddeyi ben kabul ettim. “Bana kızarlar belki ama burada ekmek yemeye devam ederler.” Ne mutlu ki, bu arkadaş halen Adel Kalem’de ekmek yiyor.
Bir yıl sonra yine çağırdılar beni iftar yemeğine. Gözlerim o işçiyi aradı ve buldu. Aynen anlattım, yukarıdaki gibi. “Kusura bakma, sanki sorumluluğumu inkar etmiş gibi oldum, ama bütün sorumluluk benim.” dedim. “Aşk olsun başkanım” dedi, “Ben size kırgın değilim, boşuna üzmüşsün kendini.”
Ne güzel insanlar tanıdım ben sendikada ve çok şükür ki kötü bir hatıra bırakmadım arkamda.