BEN ALLAH’IN SEVDİĞİ BİR KULUM
BEN ALLAH’IN SEVDİĞİ BİR KULUM¶
Bunu daha önce de söyledim; Ben Allah’ın sevdiği bir kulum. Bana kötülük eden, benim hakkımı yiyen büyük azaplara uğrar. Benden söylemesi.
Ben Allah’ın sevdiği bir kulum. Buna çok inanıyorum. Neden mi; -En iyi anne, benim annemdi. -En iyi baba, biraz ters ve sinirli biri olsa da benim babamdı. -En iyi aga bende, -En iyi gardaş bende, -En iyi kız kardeş bende, -En iyi yengeler bende, Ayşe yengem ve Filiz ikisi de pırlanta, -En iyi eş bende, -En zollu ve yakışıklı oğul benim oğlum Ogün, en iyi ve güzel gelin benim gelinim Sibel, -En haccak ve zollu kız evlat benim kızım Rüya, en iyi ve yakışıklı damat benim damadım Aytunç, -ve göreceksiniz en yakışıklı ve candan torun da benim torunum olacak. CAN. Yenileri de gelecek inşallah. -En iyi enişte de bende. Ayhan’dan daha iyi enişte mi olur. -Üstelik en iyi kayınpeder de benim kayınpederimdi. (Allah rahmet eylesin). Dünya iyisi bir adamdı. -En iyi kaynana, benim kaynanam, Allah uzun ömürler versin inşallah. -En iyi bacanaklar bende. Nedim abim, Çakır Mehmet, köylüm Zafer ve küçük Mehmet bacanaklarımla 40 yıldır en küçük bir küslüğümüz olmadı. -En iyi ablalar, baldızlar bende. Şükran ablam, Türkan ablam, Özcan ve Hatice. Hepsi öz kardeşlerim gibidirler yıllardır. -Yeğenler arasında da yamuk yok çok şükür. -Ve hatta inanmayacaksınız, en iyi komşu da bende.
Tam 30 yıl oldu, apartman kapı komşum rahmetli emekli subay Behiç abim, emekli tarih öğretmeni Gülseren ablam, aile büyüklerimiz, çocuklarımızın anneanneleri, dedeleri oldular. Şimdi evli çoluk çocuk sahibi olan kızları Gülçe ve Ayça bizde, bizim balkonda evimizin kızları, çocuklarımızın ablaları olarak büyüdüler. Durmuş ve Melek ailesi de en iyi komşular listesinde en üst sıralarda olmayı hak ediyorlar.
Eeee, daha ne olsun. Allah’tan daha başka ne ister insan.
Para mı? Pul mu? Alın sizin olsun. Ben sahip olduklarımla mutluyum, gururluyum.
Kim ne düşünürse düşünsün, ne derse desin. Kim, neye, kime itiraz ederse etsin. Bunların hepsini yürekten ve inanarak söylüyorum. Allah bütün bunları boşuna nasip etmedi bana herhalde. O, görüyor ve tanıyor beni. Hiç günahım yok mudur? Çoookk(tur herhalde). Allah rahim ve rahman ve dahi en büyük bağışlayıcı değil mi? Benim küçücük günahlarıma mı takacak kafayı. Yok bir omuzuma bir melek, diğer omuzuma bir melek oturtup, 7x24 beni gözettirip, amellerimin çetelesini mi tutturacak? Ya, ben kimim ki? Yanlışsam affeyle Allah’ım.
Ben anlıyorum; yüce gönüllü tanrım bana diyor ki, “Seni yarattım, boy pos verdim. O koca kafanın içine de bir beyin yerleştirdim eşekten farkın olsun diye. İşine gücüne bak. Hak, haram yeme. Kul hakkına girme. Kimsenin helal yoldan edinilmiş malına mülküne, parasına puluna ve dahi karısına kızına göz koyma, gerisini bana bırak.”
Ben de aynen öyle yapıyorum(dur inşallah). Kurban olurum ben yaradanıma.
Not: Bu satırları yazarken hatırladım. Giresun lisesi, orta birde bayan bir edebiyat hocamız vardı. Bir gün bana “Sen edebiyatçı olabilirsin.” demişti. Allah mı söyletmişti acaba? Bu kadar bozuk imla ve cümle yapılarıyla edebiyatçı mı olunur?
Edebiyat öğretmenimizin ismi Şule Ateş’ti galiba. Tevfik Usta hatırlar mı diye düşündüm ama benim hatırlayamadığımı Tevfik nerden hatırlayacak? Onun hafızası benimkinden daha mı iyi? Laf işte benim ki de.