SİGARAMIN DUMANI

SİGARAMIN DUMANI

Karaali köyü ilkokullu 5. sınıf öğrencisiyim. 1968 bahar ayları olmalı. Okulumuz iki derslikli. 1. ve 2. sınıflar bir derslikte, 3-4 ve 5. sınıflar ikinci derslikte eğitim görüyor. İki öğretmenimiz vardı. Okul müdürü de olan ismini hatırlayamadığım (Nihat mıydı acaba?) Lapalı öğretmenimiz 1. ve 2. sınıfları okuturdu, kardeşi Talat da bizimle beraber 5. sınıftaydı. 3-4 ve 5. sınıfları Malatyalı öğretmenimiz Arif Saka okutuyordu. Arada bize sınıfta saz çaldığı da olurdu.

Biz 5. sınıf olarak sanıyorum sekiz öğrenciydik. Matematik ve resim dışında sınıfın en iyisiydim galiba. Aynı zamanda da sınıf başkanıydım. Tarih, coğrafya gibi anlatımlı derslerde, tahtaya kalkıp dersi ilk anlatan olmak için yarışırdık. Kendimi bu derslerde daha başarılı bulduğumdan, biraz da sınıf başkanı olmanın ayrıcalığı ile dersi mutlaka ilk ben anlatmalıydım ve çoğu zaman da öyle olurdu. Öğretmen bazen başkalarını kaldırırdı ilk olarak ve ben küserdim öğretmene. Ders sonunda öğretmen sazını alır, beni dışarı çıkartır, pencerenin dışında, uzun bir kablonun ucundaki mikrofonla sınıfa türkü söylettirip gönlümü alırdı. Söylediğim türkülerden biri de mutlaka “Sigaramın dumanı” olurdu.

Sigaramın dumanı Yoktur yarin imanı Altından köşk yaptırdım Gümüşten merdivanı

Ah gülişan gülişan Mendilim sana nişan Alacaksan al beni Etme de halim perişan

O yıllarda radyolarda en çok söylenen türkülerden biriydi.

1967 yılının Cumhuriyet bayramında, önde uzun bir sopanın ucunda bayrak, tüm Karaali köyü öğrencileri yürüyerek Güneyköy’e gittik. Güneyköy’de, meydan gibi bir yerde, biz ve Güneyköylü öğrenciler Cumhuriyet bayramını birlikte kutladık, şiirler okuduk. İlk okulda kutladığımız en güzel Cumhuriyet bayramıydı.

1968 yılının 23 Nisan’ında bir piyes oynadık. Bu piyeste de en önemli rolü ben oynamıştım ama kimseden tebrik ya da takdir aldığımı hatırlamıyorum. Çok başarısız bir oyun olmuştu sanırım ki bende de hiçbir iz ya da duygu bırakmamış. Bu törenden aklımda kalan Arif Saka öğretmenimizin sazı eşliğinde birkaç türkü söylediğim.

Her şeye rağmen, köyde ve okulda kutladığımız milli bayramlar çok heyecanlı ve neşeli geçerdi. Biz çocuklar çok mutlu olurduk. Çocukluğumda güzel türkü söylerdim. Radyodan dinlediğim, zamanın meşhur türkülerinin çoğunu da bilirdim.

Yıllar sonra, 1976’da İstanbul Radyosunun açtığı Türk Halk Müziği sınavına kayıt yaptırdım. Sınav gününe kadar, ergenliğin ve sigaranın sesimde yaptığı tahribatı gidermek için her gün çiğ yumurta içtim ama faydası olmadı. Sınava girmeye cesaret edemedim. Kendi adıma fazla üzgün değilim ama memleket büyük bir sanatçıdan mahrum kaldı, ona üzülüyorum.